enflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhphaberyerel haberibbkartal belediyesituzla belediyesidilovası belediyesipendik belediyesimaltepe belediyesiuğurmumcugökhan yükselimamoğluşadi yazıcı
DOLAR
35,0093
EURO
36,7851
ALTIN
2.976,21
BIST
10.011,27
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Çok Bulutlu
12°C
İstanbul
12°C
Çok Bulutlu
Perşembe Açık
15°C
Cuma Yağmurlu
12°C
Cumartesi Yağmurlu
8°C
Pazar Çok Bulutlu
13°C

Nevin Özbar

nevinozbar12@gmail.com

Güç Zehirlenmesi…

15.12.2024 01:36
A+
A-

Son birkaç gündür, haber kanallarında kulaklarımıza çalınan bir ses var. Bu ses, aslında daha önce pek çok kez duyduğumuz bir tını, ancak bu defa biraz daha gürültülü, biraz daha yüksek perdeden… “Sen benim kim olduğumu biliyor musun? Ha! Lan ben milyar dolarlık adamım lan! Ben Türkiye’yi satın alırım! Bırak ulan bırak! Gel buraya lan!” Bu sözler, sadece bir anlık patlamalardan ibaret değil; adeta bir güç zehirlenmesinin, egonun ve sorumsuzluğun sesli bir şekilde dışa vurumudur. Peki, bu sesi kim söylüyor, kim dinliyor ve bu sesin ardında ne yatıyor? İşte sorunun asıl özü burada başlıyor.

Bugün, bu tür söylemleri o kadar sık duyuyoruz ki, neredeyse alıştık. Ne yazık ki, birilerine “kim olduğunu” hatırlatmanın ve sahip olduğu gücü zorla gösterme gerekliliği, insanlar arasında hiyerarşi yaratma arzusunun, özgür irade ve eşitlik gibi temel değerleri ne kadar geriye ittiğini unutur hale geldik. Bu tür bir dil, adeta “benim gücüm her şeyin önündedir” diyenlerin ellerinde var olmayı sürdürüyor. Bu söylemler, sadece zenginlikleriyle övünmeyi değil, aynı zamanda başkalarına “yerini” hatırlatmayı da içeriyor. Bizlere ise, bu güce karşı duramayacakmışız hissiyatı aşılanıyor.

Ancak, burada durmamız gereken bir soru var: Bu kadar güç gösterisi, sözü edilen milyar dolarlık paralar ve bu güçle elde edilen “etki”, tüm ahlaki soruları ve sorumlulukları göz ardı etmeyi gerektiriyor mu? Gerçekten de para, insanı insani değerlerden uzaklaştırabilir mi? Bir kişi, yalnızca para gücüyle “kim olduğunu” gösterebilir mi? Hakaret ederek, tehdit ederek, küçümseyerek bir yere gelebilir mi? Elbette hayır.

Ancak, bu tür sesler ve yaklaşımlar, bir toplumda hızla normalleşiyor. Pek çok insan, gördükleri her şeyi “güçlü” ve “haklı” olarak kabul etmeye zorlanıyor. Bu yaklaşımlar, toplumu huzurlu ve sağlıklı bir şekilde bir arada tutmaya çalışan tüm değerleri tehdit ediyor. Sonuçta, bir toplumda bireysel haklar, saygı ve eşitlik gibi değerler hızla yok olur. Ve işte bu noktada, “Benim kim olduğumu biliyor musun?” diyen her sesin, bir sonraki sesi hazırlamasına izin vermiş olduğunuz aşikâr.

Bütün bu zehirlenmeler yaşanırken sormadan edemiyorum: Güç, başkalarına hakaret ederek, tehdit ederek ve küçümseyerek meşruiyet kazanabilir mi? Zenginlik veya güç, insanları birbirlerine saygılı ve nazik bir şekilde yaklaşmaya zorlayamaz. Gerçek güç, insanın içindeki ahlaki değerlerde ve diğerlerine duyduğu saygıdaki derinlikte yatar. Eğer bu değerler yoksa, geriye kalan her şey sadece bir yanılsamadan ibaret kalır.

O zaman soralım: Hangi değerleri savunuyoruz? Hangi toplumsal yapıya sahip olmayı hedefliyoruz? Güçlü olmak, sadece kuvvet kullanmak mıdır, yoksa insan olmanın erdemli yanlarını ortaya koyabilmek midir? Her birimiz, toplumda değerlerimizi ne kadar savunuyoruz ve bu sesler, toplumumuzun hangi yönlerini şekillendiriyor? Bir an için durup düşünmeliyiz: Bu gürültüde kaybolan ne kadar değer var?

Yazarın Diğer Yazıları
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.