Evet, silkelenme zamanı!
-Kim silkelenecek?
Tüm toplum silkelenecek. Siyaset kurumları, STK’lar, dernekler, vakıflar, kurumlar, kuruluşlar, yerel yönetimler, kamu idareleri.
-Neden mi silkelenmesi gerek?
Uzun yıllardır, bir derbederliktir sürüp gidiyor. Seçimler öncesi, siyasiler biri birilerine ağıza alınamayacak hakaretler ettiler. Neredeyse terörist ilan edilen birçok kişi ya da kurumla daha sonra ilişkiler kurdular. Dün ak dediklerimiz bazen kara oldu. Dün kara dediklerimiz de ak kaşık gibi tertemiz sunuldu. Hani son zamanlarda kullanılan en güzel deyimlerden birisi “At izi, it izine karıştı.” Değil miydi?
İşte tam da bu yüzden olsa gerek ki toplumsal bir silkinmeye ve kendimize gelmeye gereksinimimiz var. Belki o zaman daha sağlıklı kararlar alma gibi bir duruma evrilebiliriz. Çünkü gerçekten toplum çok gerilmiş bir durumda. İnsanlar birbirlerine öcü gibi bakar hale gelmişler. Ötekileşmiş bir toplumdan kimseye bir fayda gelmez. Ancak, birbirimizi anladığımızda herkes fayda görür.
Ben özellikle iki kurumun silkelenmesi gerektiğini düşünüyorum. Birincisi siyaset kurumları. İkincisi de STK’lar, dernekler vs.
Siyaset kurumları silkelenmeli; içsel sorunlarını çözmeli ve gerçekten öz benlikleriyle topluma yararlı planlar ve projeler geliştirmeliler. Özellikle genç nesle ve kadınlara yer vermeliler. “Ballı badem” dönemi son bulmalı. Uzun yıllar siyaset yapanlar kenara çekilmeli ve arkadan gelen nesle yer vermelidir. Çünkü siyaset kurumu bir meslek değildir. Siyaset kurumu bireysel çıkarların ön planda olduğu ve kişisel egoların tatmin edildiği bir yer asla olmamalıdır.
Dernekler, STK’lar vb. kurumlarda silkelenmelidir. Çünkü izlediğim ve gördüğüm kadarıyla özellikle dernekler kişilerin şahsi çıkarları, mevki ve makam arzuları ve siyasete uzanabilme gibi yolların olduğu teziyle yürümeye başladı. Ancak, orada da çok başarılı olunamadığını da gözlemledik. Çünkü, ne yazık ki dernek çevreleri de bu duruma müdahil olmadılar. Gerçi doğrusunu yaptılar. Çünkü, gerçekten bir dernek temsilcisi kendi dernek organı içerisinde tartışılıp, onay alınmadan harekete geçildiği için “bu ihtiraslara ortak olmamalıyım” dercesine bir tavır takındılar ve sonuç ortadadır ki o da “hezimet”. O halde dernekler camiası da silkinmeli ve kendisine gelmelidir.
Şimdi biliyorum ki bazı siyasetçiler ve dernekçiler bu eleştirimden dolayı bana kızacaklar ama ne yazık ki gerçeklikten de uzak kalamıyoruz. Kızmak yerine empati yapıp hatta özeleştiri mekanizmasını devreye koyup, “ben ya da biz nerede yanlış yaptık” deseler sorunu kökünden halledeceklerdir. Ama nerede bizde böyle bir anlayış.
Bu ülkenin tüm bileşenleri, ülkemiz yeni bir yüz yıla evrildi. Yakında ikinci yüz yıla geçişimizi kutlayacağız. Şurada bir adım kalmış. En azından 29 Ekim 2023 yeni bir vizyon oluşturmalı. Yeni bir anlayışa kucak açmalı. Ülkenin kuruluş amaç ve değerlerinden uzaklaşmadan ikinci yüz yıla geçiş yapmalı.
Artık birbirimizi yemeden, kırıp dökmeden yeni döneme hazırlanmalı ve eksiklerimizi görüp yeni dönemde telafi etmek üzere projeler geliştirme zamanıdır. İşte, ancak bu anlayışla bu ülkeyi ayakta tutabilme şansımız vardır. Haydi, çok geç olmadan ülkemizin benliğine sıkı sıkı sarılalım. Silkinelim ve kendimiz gelelim. Yani bir vizyon ve yeni bir anlayışla ikinci yüzyıla kucak açalım.