“’KARIN TOKLUĞUNA YAŞIYORUZ’ SÖZÜ BU İKTİDAR DÖNEMİNDE TARİHE KARIŞTI”
CHP Genel Başkan Yardımcısı Burhanettin Bulut, iktidarın 2.500 TL zam verdiği emekliye ihanet ettiğini söyledi. Maaşlar yükselmesin diye iktidarın haziran ayında yapacağı kamu zamlarını temmuza çektiğini kaydeden Bulut, “’Karın tokluğuna yaşıyoruz’ sözü bu iktidar döneminde tarihe karıştı. Millet artık karnını bile doyuramıyor” dedi.
CHP Genel Başkan Yardımcısı Burhanettin Bulut, TBMM Genel Kurulu’nda kamuda tasarruf tedbirlerine ilişkin düzenlemeler içeren Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’nin 20. maddesi üzerine söz aldı. “Karın tokluğuna yaşıyoruz” sözünün iktidar döneminde tarihe karıştığını kaydeden Bulut, “Artık millet karnını doyuramıyor, asgari ücretle geçinenler, emekliler açlık sınırı 20 bin liranın altında maaş alıyor, milyonlarca vatandaş aç, milyonlarca vatandaş geçim sıkıntısında ve bu dönemin sözü de ‘azın ne kadar çok olduğunu yok bilir.’ Tam da böyle bir dönemi yaşıyoruz. Bu millete yokluğu alıştırdınız, bu millete yokluğu kader yaptınız, bu milletin ev alma hayalini yok ettiniz, bu milletin araba alma hayalini yok ettiniz; bırakın evi, arabayı, bisiklet alma hayalini yok ettiniz” dedi.
“TÜİK YANKESİCİLİK YAPTI”
İktidarın bu durumu düzeltmeye muktedir olmadığını belirten Bulut, şöyle devam etti:
“Haziran ayında enflasyon açıklanacaktı, memur, emekli de zam alacaktı. Peki, bu iktidar ne yaptı? En önce haziran ayında yapılması gereken kamu zamlarını temmuza aktardı; bakın, şeytanlığa! Haziran ayında şayet o zamları yapmış olsa idi enflasyon oranları en azından temmuz ayındaki zamlar da geçerli olacaktı ancak bunu yapmayarak temmuza aktararak enflasyon oranlarını düşürdüler. TÜİK hayali marketlerden yaptığı alışverişle enflasyonu belirledi. TÜİK; işçinin, memurun vergileriyle ayakta kalan yani bir devlet kurumu. Bu devlet kurumu bu iktidar tarafından milletin yoksullaşması adına kullanılıyor yani bir anlamda, yankesicilik. Emekçinin cebinden para çalınmasında kullanılıyor. Zannedersiniz ki yüksek maaşlar veriliyor, bu yüksek maaşları azaltmak için, bunu yapıyorlar. Hâlbuki baktığınızda, zaten verilen üç kuruş; verilen aylıklara baktığınızda, hiçbiri geçimini sağlamaya zaten yetmiyor.
“ALGI OPERATÖRLERİ DEVREYE GİRİYOR”
Her zam öncesi sarayın algı operatörleri sahneye çıkıyor; bunlara “algı operatörü” diyebiliriz, “saray mümessili” diyebiliriz ama eninde sonunda maaşlı temsilciler; bunlar televizyonlara çıkıp milletin alacağı ücretlerle ilgili yorumlar yapıyor. İşte, en son emekli maaşıyla ilgili, hatırlıyorsanız, önce de duyduk: Kök maaş düşük olduğu için emeklilere 10 bin liranın üzerinde daha fazla zam yapılmayacak diye. Yine, bu televizyonda çıkan köşe yazarları, temsilciler, sanayi temsilcileri önce “11 bin çok iyi bir rakam.” dediler, sonra döndüler, o rakamı 12 bin liraya çıkardılar. Bununla da yetinmediler, “Bunu kesin Cumhurbaşkanı daha yukarı çıkarır.” diye algı operasyonlarına devam ettiler. Yandaş basında bu ısıtıldı, saraya servis edildi ve sonunda Cumhurbaşkanı 500 lira ilave yaparak emekli maaşını 12 bin 500 lira yaptılar. Peki, yeterli mi? Enflasyona baktığınızda enflasyon altı ayda yüzde 37 yükselmiş ancak buradaki oran yüzde 20’yi bile bulmuyor. 500 lira emekliye ne fayda sağlar? Sadece tüpten örnek vereyim: Yılın başında tüp 587 lira iken şimdi 756 lira. Yani algı yönetimiyle bile bu aldatmayı kapatamadınız, resmen 2.500 lira zam yapılan emekliye ihanet ettiniz.
“YURT DIŞI HARÇLARINDA DA ŞEYTANLIK YAPTILAR”
Yurt dışı harçlarına ilişkin de yine bir şeytanlık içerisindeydiler, önce yurt dışı harçlarının 3.000 lira olduğunu söylediler, sonra onun 1.500 lira düşürüleceğini söylediler, en son gelen teklif 500 lira. Peki, yurt dışı harç pulu ne kadardı? 150 lira. Kaç liraya yapılıyor? 500 liraya. Tam 3 katından daha fazla artış yapılmasına rağmen 3.000 liradan 500 liraya düşürmüş gibi algı operasyonu yaptılar.
“TÜRKİYE BUNLARI HAK ETMİYOR
Türkiye bunları hak etmiyor ve bu yaşananların da elbette karşılığını verecektir ancak iktidar devam ediyor. Buradan Mehmet Şimşek’in kararlarına bırakılmaması gerektiğini, kredi kartının bile taksitli olduğunu bilmeyen bir Maliye Bakanına bu gidişatın bırakılmaması gerektiğini, zenginleri seven yöneticiler yerine bu ülkede yokluk ve yoksulluk çekenlere ilişkin bu Meclisin bir görevi olduğunu tekrar hatırlatmak isterim. Özellikle sarayın o kalın duvarlarına, yükselen duvarlarına karşı bu Mecliste görev alan, halkın oylarıyla gelenlerin bu ülkenin yaşadığı geçim sorununa çözüm bulması gerektiğini ifade ediyorum. Şayet bu feryadı duymazsanız bari erken seçime yol verin diyorum.”