Mustafa Kemal Atatürk, 1881 yılında Selanik’te dünyaya gözlerini açtı. 10 Kasım 1938 Perşembe sabahı, saat 9’u 5 geçe İstanbul Dolmabahçe Sarayı’nda hayata veda etti. Türk mareşali, devlet adamı, yazar ve Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu olarak, tarihin en parlak sayfalarına adını kazımış bir liderdi. Türk Kurtuluş Savaşı’nın kahramanı, ülkesini bağımsızlığa kavuşturmuş, Türkiye’yi laik, modern ve sanayileşen bir ulus haline getiren devrimlerle tarih yazmış bir büyüktü. Halk egemenliğini, bilimi ve akılcılığı temele alarak inşa ettiği sistemle, modern Türkiye’nin sağlam temellerini atmıştı.
Onun ölümünden sonra yalnızca Türkiye Cumhuriyeti’nde değil, dünyanın dört bir yanında büyük bir yas dalgası yayıldı. Bu taziye mesajları arasında, en derinden yankı bulanlardan biri de İngiltere Başbakanı Winston Churchill’in şu sözleriydi:
“Türkiye’yi savaşta kurtaran, savaştan sonra da Türk milletini yeniden dirilten Atatürk’ün ölümü, yalnızca yurdu için değil, Avrupa için de büyük kayıptır. Her sınıf halkın O’nun ardından döktükleri içten gözyaşları, bu büyük kahraman ve modern Türkiye’nin Ata’sına değer bir görünümden başka bir şey değildir.”
2024 yılı 10 Kasım’ında, Atatürk’ün aramızdan ayrılışının 86. yıl dönümünde, ona duyduğumuz özlem ve minnet bir kez daha derin bir içtenlikle paylaşıldı.
Türkiye’nin dört bir yanından gelen binlerce insan, soğuk havaya, yorgunluğa aldırmadan, Anıtkabir’e akın etti. Çoluk çocuk, yedisinden yetmişine kadar her yaştan insan, O’nu bir kez daha saygı, özlem ve tarifsiz bir sevgiyle andı. Kimisi çocuklarına, Atatürk’e olan sevgisini anlattı, kimisi gözlerinde yaşlarla mozolenin önünde durdu; ama hepsinin kalbinde ortak bir duygu vardı: minnet. Yıllar geçse de, her 10 Kasım’da Anıtkabir’e akan bu kalabalık, Atatürk’ün izinde olmaktan doğan o sonsuz bağlılığı tekrar tekrar yaşatıyor.
Atatürk, bizlere sadece bağımsız bir vatan bırakmadı, aynı zamanda onurlu ve aydınlık bir yaşamı da emanet etti. Cepheden cepheye koşarak kazandığı zaferler, yalnızca askeri başarılar değildi; bunlar, halkına duyduğu sevginin, ulusunun geleceği için verdiği büyük mücadelenin simgeleriydi. Cumhuriyet’i bizlere armağan ederek, halk egemenliğinin temellerini attı. Artık bu ülkenin insanları, kendi geleceğini kendi elleriyle şekillendirmenin bilinciyle, O’na olan bağlılıklarını bir kez daha haykırmak için Anıtkabir’e koştu.
Her yıl 10 Kasım’da, Anıtkabir’e akın eden kalabalık, her geçen yıl biraz daha artıyor. Türkiye’nin dört bir yanından gelen bu insanlar, Atatürk’ün fikirlerine ve ilkelerine duydukları sadakati bir an olsun kaybetmeden orada buluşuyor. Bir araya gelişleri, sadece geçmişe olan özlemlerinden değil, aynı zamanda geleceğe, Cumhuriyet’in ilkelerine olan inançlarından kaynaklanıyor. Atatürk, “Beni görmek demek, mutlaka yüzümü görmek değildir. Benim fikirlerimi, duygularımı anlıyor ve hissediyorsanız bu yeterlidir,” demişti. İşte bugün, Anıtkabir’de bir araya gelen milyonlarca insan, bu sözü hayata geçirerek, Atatürk’ün değerleriyle adım adım geleceğe yürüdü.
86 yıl sonra bile Atatürk’ün fikirleri ve ilkeleri, bize bıraktığı mirasla yaşıyor. Bugün, özgürlüğümüzü, bağımsızlığımızı ve Cumhuriyet’imizi, onun ilkeleriyle şekillenen bir miras olarak gururla taşıyoruz. Her geçen yıl daha büyük bir coşkuyla Atatürk’ün izinde yürümeye devam ediyoruz. Bağımsızlık, akılcılık, bilimsel ilerleme ve millet sevgisiyle dolu o güçlü adımlar, bugün de yolumuzu aydınlatmaya devam ediyor.
İşte bu yüzden, Atatürk’e duyduğumuz minnet, her 10 Kasım’da, her geçen yıl artan kalabalıklarla, sessiz ama derin bir bağlılıkla haykırılıyor. Özgürlüğümüzün ve Cumhuriyet’imizin teminatı olan o büyük mücadeleyi minnetle anıyor; ona duyduğumuz sevgiyi hiç kaybetmeden, onun izinde gururla yürümeye devam ediyoruz.
Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk başta olmak üzere, bu vatan için canlarını feda eden tüm şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyor, ruhlarının şad olmasını temenni ediyorum. Bu toprakları bize vatan yapan, bizlere bu büyük mirası bırakan tüm kahramanlarımıza minnettarız. Onların fedakarlıkları, bizim sonsuza kadar sürecek olan borcumuzdur.
Saygıyla,