Yaşadığımız bu yüzyılda zamanın ne denli hızlı, hareketli, kaos içinde geçtiğini hatırlatmama gerek yok sanırım. Kim kimdir? Kimlere güvenmemiz gerekiyor? Katil kimdir? Dost kimdir? Bilmediğimiz aşikar. Türkiye yıllardır şer odaklı terör örgütleri ile yıpratılmaya çalışılmaktadır. Bu örgütler, terör yöntemlerini benimseyerek, kullanarak halkın içinde korku, tehdit algısı oluşturmak, en nihayetinde politik amaç ve hedeflerine ulaşmayı düşünme stratejisini uygularlar. Nitekim öyle de oldu. İstanbul’un kalbi diye nitelendirdiğimiz, lokal ve global markayı ve farklı kültürlere sahip tarihi eserleri barındıran İstiklal Caddesini terör eylemi gerçekleştirmek için hedef aldılar. Eli kanlı katillerin gerçekleştirdiği bombalı saldırının neticesinde büyük çaplı can ve mal kaybı yaşandı. 13 Kasım 2022 Pazar günü, saat 16.20’de meydana gelen bombalı saldırıda 6 kişi yaşamını yitirdi, 81 kişi yaralandı. İstanbul Emniyet Müdürlüğü ekipleri, patlamanın ardından çalışma başlattı ve saldırıyı gerçekleştirdiği iddia edilen kadın terörist yakalandı. Daha bu elim saldırı tazeliğini korurken, yaralar henüz sarılmaya başlanmışken, sosyal medyadan olumlu ve olumsuz yorumlar başladı. Vay efendim şöyle olmuş vay efendim böyle olmuş. Öteye beriye gitmeye gerek yok.
Devletimizin, polisimizin bunca çabasından sonra bir nebze olsun, yüreğimize su serpildi! Kimse üstüne alınmasın ama… Türkiye terör konusunda yalnızlaşmanın bedelini geçmişte de günümüzde de fazlasıyla ödedi. Burada gözden kaçırmamamız gereken en önemli konu: Suriye savaşı ve orada yaşanan iç karışıklık ile başlayan sınır güvenliği. Ülkemize gelen “ mülteci” veya “misafir” statüsünde kişiler. Şu andan itibaren önemli olan, yarım asırdır bitmek bilmeyen terörün karşısında birlik ve beraberlik içinde olmamız.
Elbette ki bu tür kalleşçe saldırılarla ülkemizi dizayn etmek isteyeceklerdir, bu ne ilk ne de son olacaktır. Çünkü onların amaç ve hedeflediği politik yönetim şekli budur. Terör kavramı ele alındığında, şiddeti, öfkeyi ve kıskançlığı barındırmaktadır. Dolayısıyla, toplumsal olayların bütününde hepimizin sağduyuyla hareket etmesi gerekmektedir. Kendimizi nasıl tanımlarsak tanımlayalım; ister sağcı ister solcu, kısaca ne olursak olalım; vatanımız Türkiye Cumhuriyetidir. Her şeyi politize etmememiz gerek yok! Toplumun geleceğe umut ve güvenle bakması için bu şart. Atalarımızın milli şuuru ile motivasyonumuzu düşürmeden davranırsak, düşmanlarımıza en güzel cevap bu olacaktır.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün dediği gibi; “ Bu kadar matemler ve felâketler geçirdikten sonra elbette Türk öğrenmiştir ki, vatanı yeniden yapmak ve orada mesut ve hür yaşayabilmek için mutlaka egemenliğine sahip kalmak ve Cumhuriyet bayrağı altında bütün evlâtlarını toplu ve dikkatli bulundurmak lâzımdır.” 1924 (Atatürk’ün S.D.II, s. 180)
Saygılarımla…