enflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhphaberyerel haberibbkartal belediyesituzla belediyesidilovası belediyesipendik belediyesimaltepe belediyesiuğurmumcugökhan yükselimamoğluşadi yazıcı
DOLAR
34,4708
EURO
36,1515
ALTIN
2.958,85
BIST
9.367,77
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Parçalı Bulutlu
17°C
İstanbul
17°C
Parçalı Bulutlu
Cuma Yağmurlu
19°C
Cumartesi Az Bulutlu
9°C
Pazar Çok Bulutlu
10°C
Pazartesi Parçalı Bulutlu
9°C

Nevin Özbar

nevinozbar12@gmail.com

Birazcık çevre bilinci lütfen!

02.07.2021 15:44
A+
A-

İnsanoğlu doğayla var olabilen bir varlıktır. Bu birliktelik, başka bir deyişle zorunlu ilişki hep insanın kendi ihtiyaçları ve öngörüleri etrafında şekillenmektedir. Parçası olduğu doğanın tek taraflı bir tutumla görmezden gelmesinin sonucu birçok çevre sorununu da beraberinde getirmiştir. Ozon tabakasının tahribatı, çölleşme, hava, su ve toprak kirliliği, deniz ve okyanus kirliliği, asit yağmurları, biyolojik çeşitliliğin azalması vb. Bireyin çevre sorunlarına karşı duyarlı, uyumlu ve saygılı davranışlarının oluşumunda aile ve eğitim kurumlarına büyük görev düşmektedir.

Özellikle çocuk çağında değer yargıları ve tutumları, erken yaşlarda doğayla olan ilişkilerde empatinin gelişmesi önemli bir etkendir. Bu yüzden nerden geldiğini unutmayan, çevreyi önemseyen, yeşili seven, canlılara değer veren çocuklar yetiştirmeliyiz. Çevre eğitimi, sadece aile ile sınırlı olmayıp okul öncesi ve okul çağında olan çocuklar içinde önem arz etmektedir. Büyük şehirlerdeki çocuklar, doğa ile etkileşim için çok fazla fırsata sahip olmamaktadır. Bu nedenle çevre eğitimi programları, eğitim kademesinin başlangıcından itibaren şekillenmelidir. Çünkü alınan eğitimler, sınıf geçme, not alma amacından çok bu yönde projeler geliştirmek, öğrendiklerini kendi yaşamında da uygulama anlamında olmalıdır.

Eğer edebiyat ve tarih kültürel değerlere sahip çıkmak, fen bilimlerini tabiat kurallarını bilmek için öğreniyorsak, çevre eğitimi de insanoğlunun gelecek yaşamını sağlayabilmesi için şart olan; doğaya karşı tahribatların engellenmesi, korunması olarak bakmalıyız.

Aydos tepesini bilmeyeniniz yoktur sanırım. 537 metre yükseklikte, İstanbul’un en yüksek noktasıdır. Tepenin adı Roma İmparatorluğu ve sonra Bizans İmparatorluğu Döneminde kullanılan Aydos kalesinden gelir. İstanbul’un fethinden sonra Osmanlı İmparatorluğu döneminde av sahası olarak kullanılması, çam ağaçlarından oluşan ormanın ne denli zengin olduğunu ortaya koymaktadır. Tepeye çıkıldığında İstanbul’a kuş bakışı bakılır ve Aydos Kalesi, Kınalıada, Burgazada, Heybeli ada, Büyükada ve Sedef Adası görülür.

Ayrıca Aydos tepesinin tam zıttı istikametinde olan Aydos gölü bulunmaktadır. Dört farklı girişi bulunan mesire yerindeki gölet, çevresindeki ekolojik bütünlük uzun göl manzarası oluşturmaktadır. Piknik sahaları, büfeleri, yürüyüş alanları, koşu parkurları bulunmaktadır. Bütün bu güzelliklerin yanı sıra, birçok canlı türlerinin bulunduğu sülünden tutun ağaçkakana kadar kuş türlerinin bulunduğu bir yer…

Şehrin karmaşasından kaçıp huzurlu zaman geçirmek amacıyla dostlarımızla Aydos ormana, tepeye çıktık. Adaları görebileceğimiz bir noktadaydık artık. Cıvıl, cıvıl kuş sesleri, çam kokuları vs. Oturabileceğimiz bir alan seçelim derken, biraz ilerimizde üç çocuk ve babalarını gördük.

Mangalsız yaptıkları piknikten artakalan plastik tabak, bardak, evsel artıkları hep birlikte getirdikleri torbaya koyuyorlardı. Bu durumdan çok etkilendiğim için yanlarına gidip teşekkür ettim.

Neden mi? Az ileriye baktığımızda güzelim çam ağaçlarının altı buraya daha önce gelen insan müsveddesi kişilerin yiyip içtikleri ne varsa bırakıp gittikleri, bu babanın ise çocuklarıyla birlikte çöpleri toplaması çok anlamlıydı gördüğümüz rezillik karşısında.

Ormanın en tepesinde tam bir çevre katliamıydı. Kartonlar, kağıtlar, cam şişeler, plastik bardaklar, poşetler… Yazıklar olsun! Bu tahribatlar ne zaman son bulacak? Kendi yaşam hakkının, doğadaki diğer varlıkların yaşamından daha değerli olduğunu düşünen insanoğlu doğada kontrolsüz ve bilinçsiz çalışarak (yaşayarak) akarsu yataklarını değiştirdi. Konut yapımı için ormanı talan etti.

 Yangınlar çıkmasına sebebiyet verdi. Çöpünü attı. Doğanın düzenine aykırı müdahale etti. Yetmedi mi!

Daha yaşanır bir gelecek adına piknik yerini ve doğayı temiz bırakıp giden vatandaşlara orman canlıları adına teşekkür ediyoruz.

Yazarın Diğer Yazıları
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.