Karl Marx, “İnsanların varoluşlarını belirleyen bilinçleri değil, bilinçlerini belirleyen toplumsal varoluşlardır.” der.
Siyaset arenasında belirsizlik, sadece liderlerin değil; aynı zamanda tabanın ve çeşitli aktörlerin de hareketlerini etkiliyor. Kimler destek kazanıyor, kimler hâlâ kabul görmüyor; bunlar süreç ilerledikçe netleşiyor. Bu belirsizlik, bir yandan yeni fikirlerin ve stratejilerin ortaya çıkmasına olanak sağlarken, diğer yandan sürecin yavaş ilerlemesine neden oluyor.
Görüyoruz, duyuyoruz, okuyoruz: Bir yandan ‘önümüz açılsın, değişim olsun’ deniyor, diğer yandan ‘isimler ve imkanlar da sağlansın’ talep ediliyor. Tüm bunlar koca bir çelişkinin içinde cereyan ediyor. Ne garip bir durum değil mi?
Genel başkanını hâlâ belirleyemeyenler, yaptıkları çalışmalarla ne kadar etkili olabiliyor? Görünüşe göre mevcut başkan hâlâ yeterince kabul görmüş değil.
Bugün öyle bir tabloyla karşılaşıyoruz ki; bir genel başkan partisini keyfince bırakıp gitmiş ama ilçe başkanlarının profillerinde onun fotoğrafı uzun süre yerinde durdu. Başka bir siyasi partide ise uzun zamandır yeni genel başkan seçilmiş olmasına rağmen hâlâ eski isimler dolaşıyor, medya da bu isimlerin etrafında diziliyor. Sanki bir bağlılık yemini etmişler gibi… Oysa yeni gelen genel başkan, aynı partililerin aynı oylarıyla seçilmiş durumda.
Böyle bir ortamda yalnızca partilere yeşil ışık yakanlar değil, hâlâ o partilere sempati duyanlar da güven telkin eder mi sizce?
Üstelik yeni genel başkanı seçenler de yine o partililerin kendisiyken, hâlâ eski isimlere tutunmanın bir anlamı var mı?
Son zamanların popüler siyaset arenasındaki bazı durumları düşündüğümüzde aklımıza hemen bir özdeyiş geliyor: ‘Eskiye rağbet olsa, bit pazarına nur yağardı.’ Yani, eskilerin başarılı olmaması için bir neden yoktu; fakat bir şekilde istendiği başarıyı gösteremediler ve bu yüzden yenilik ve değişim arayışı ortaya çıktmadı mı?
Hal böyleyken bir liderin kabul görmesi, yalnızca kendi çalışmalarına değil; çevresindeki aktörlerin tutumuna, iletişimine ve kamuoyundaki algıya da bağlıdır. Liderler, destek kazanmak için yaptıkları açıklamalar, projeler ve atılan adımlarla tabanı ikna etmeye çalışıyor; fakat herkesin gözünde aynı etkiyi yaratmak her zaman mümkün olmuyor.
Dolayısıyla hâlâ belirsizliğin sürdüğü bu süreç, hem liderler hem de taban için bir sınav niteliği taşıyor. Kimlerin etkili olduğu, kimlerin yeterince kabul görmediği ve sürecin nasıl şekilleneceği, önümüzdeki günlerde ortaya çıkacak gelişmelerle netleşecek.
Bir lidere bağlılık elbette önemlidir; fakat söz konusu olan değişimse, yenilikse, yeni isimlerle yola çıkmaksa, mevcut düzeni değiştirmekse, asıl ölçü kimlerin yeni sürece ayak uydurabildiği, geleceğe kimlerin hazırlanabildiğidir.
Gelecek günlerin hepimiz için aydınlık olması dileğiyle.