Türk Dil Kurumu ve Ankara Üniversitesi’nin ortaklaşa düzenlediği oylamada, “kalabalık yalnızlık” 2024 yılının en popüler kelimesi olarak seçildi. Bir milyona yakın kişinin katıldığı halk oylamasında bu kavram, en fazla oy alarak günümüzün toplumsal ruh halini yansıttı.
“Kalabalık yalnızlık”, kalabalıklar içinde yalnızlık hissini tanımlayan bir terim olarak, dijital dünyanın etkisiyle artan yalnızlık duygusu ve sosyal bağların zayıflamasını ifade ediyor. Teknolojinin ilerlemesi ve dijital platformların yaygınlaşması, bireylerin sanal ortamda daha fazla etkileşimde bulunmalarına olanak sağlasa da, bu etkileşimlerin gerçek bağları ve yüz yüze ilişkileri zayıflattığı bir gerçektir. İnsanlar, fiziksel olarak birbirlerine daha yakın olsalar da, duygusal açıdan daha uzaklaşabiliyorlar.
Bu kavram, yalnızca kişisel ilişkilerdeki zayıflamayı değil, aynı zamanda toplumsal yapıda yaşanan dönüşümleri de yansıtıyor. Günümüz dünyasında, birçok kişi yaşadığı çevredeki kalabalıklara rağmen yalnızlık hissiyle mücadele ediyor. Ekonomik zorluklar, sosyal güvensizlikler ve toplumsal huzursuzluklar, bireylerin yalnızlık duygusunu derinleştirebiliyor. Bunun yanı sıra, dünya genelinde yaşanan savaşlar, göç hareketlilikleri ve siyasi belirsizlikler, bu yalnızlık duygusunun küresel ölçekte yayılmasına neden olabiliyor.
Özellikle gençler, bu yalnızlık duygusunun en belirgin şekilde hissedildiği toplumsal kesimi oluşturuyor. Artan kira fiyatları, işsizlik oranları ve ekonomik belirsizlikler, gençlerin geleceklerine dair büyük kaygılar taşımasına neden oluyor. Eğitimlerini tamamlamış ya da tamamlamak üzere olan birçok genç, istikrarlı bir iş bulma konusunda zorluklarla karşılaşıyor. Bu, yalnızca bireysel bir mesele değil, aynı zamanda toplumsal bir sorun haline geliyor. Gençler, ekonomik belirsizlikler ve iş fırsatlarının kısıtlılığı nedeniyle, geleceklerini şekillendirme konusunda endişe duyuyor ve bu da onların yalnızlık duygusunu pekiştiriyor.
Ülkeler arasındaki siyasi çekişmeler, toplumları kutuplaştırmakta ve bireylerin geleceğe dair kaygılarını artırmaktadır. Siyasi belirsizlikler ve ekonomik zorluklar, bireylerin güven duygusunu sarsarken, onları toplumsal bağlardan giderek daha fazla soyutlayabiliyor. Bir yandan, doğal afetler ve pandemi gibi küresel krizler de insanların yalnızlık duygusunu pekiştiren faktörler arasında yer alıyor.
Ayrıca, günümüzde birçok emekli, artan yaşam maliyetleri ve enflasyon karşısında hala çalışmaya devam etmek zorunda kalıyor. Özellikle gıda fiyatlarındaki artış, emeklilerin günlük yaşamlarını zorlaştırıyor ve bu durum, toplumun ekonomik güvencesiz kesimlerinde yalnızlık hissinin daha da derinleşmesine yol açabiliyor. Bu kesimler, sadece maddi değil, manevi açıdan da toplumun geri kalanından uzaklaşabiliyorlar.
Toplumlar, bu zorluklar karşısında bir arada durmaya çalışsalar da, yüzeysel dijital bağlantılar ve hızla değişen sosyal yapılar, gerçek anlamda sosyal dayanışmayı güçleştirebiliyor. İnsanlar, birbirleriyle daha az yüz yüze vakit geçiriyor ve bu da duygusal açıdan bir boşluk yaratıyor.
Dolayısıyla “kalabalık yalnızlık”, sadece bireysel bir deneyim olmanın ötesinde, toplumsal yapının ve küresel değişimlerin bir yansıması olarak karşımıza çıkıyor. Bu kavram, hem bireysel hem de kolektif düzeyde bir farkındalık yaratmayı amaçlıyor. Gelecekte bu yalnızlık duygusunun nasıl şekilleneceği, toplumsal bağların güçlendirilmesine ve sosyal dayanışmanın artmasına bağlı olacaktır.