Son yıllarda en sık karşımıza çıkan ruhsal yakınmalardan biri de aşırı sinirliliktir. Bazı durumlarda
Ani ve durduk yere aşırı sinirlilik genellikle buzdağının görünen kısmıdır. Genellikle buzdağının görünmeyen kısmında ise kişinin kabul etmek istemediği duygular yatmaktadır. Bunlar da genellikle üzüntü, kırgınlık, çaresizlik, yalnızlık ve korku gibi duygulardır.
Bu gibi duygular genellikle çoğumuz için kabul edilmesi zor duygular olduğundan öfke veya aşırı sinirlilik halini bir kamuflaj veya savunma olarak düşünebiliriz.
Sinirlilik tek başına bir hastalık olmayıp, bazı psikiyatrik bozuklukların belirtisi olarak kabul edilir. Depresyon, kaygı bozuklukları , kişilik bozuklukları, alkol madde kullanım bozuklukları gibi birçok psikiyatrik bozukluk bunlar arasında sayılabilir.
Ayrıca hipertiroidi gibi bazı tiroid hastalıkları, uyku apne sendromu, epilepsi ve şeker hastalığı gibi genel tıbbi hastalıkların sinirlilik yaratabildiğini bilmekteyiz. Sinirlilik bir sonuç olabildiği gibi bazı durumlarda da neden olarak karşımıza çıkabilmektedir. Çünkü aşırı sinirlilik hali gastrit, kalp hastalıkları yüksek tansiyon gibi hastalıkların oluşmasında veya mevcut hastalığın seyri konusunda olumsuz etkiye sahiptir.
Tedavi konusu da bu sebeplerle çok yönlü incelenmelidir. Genel tıbbi durumla ilişkili olabilecek sorunlar tedavi edilmeli altta yatan hastalıklar incelenmelidir.
Benzer şekilde sinirlilik ruhsal hastalıkların ikincil belirtisi olarak ortaya çıkıyor ise yine bu hastalıklara yönelik tedavi planı oluşturulmalıdır.
Sinirliliğin altında yatan esas duygular açığa çıkarılıp bilişsel yeniden yapılandırma gibi psikoterapi yöntemleri ile desteklenmesi de yine tedavinin önemli bir bileşenidir.