Yıl 1881 Sarı saçlı mavi gözlü bir bebek dünyaya gelir Selanik’te. Adı Mustafa’dır.
Sonrasında öğretmeninin dehasını keşfiyle Mustafa Kemal’e döner. Daha çok geçmeden babasını kaybeder. Annesi ve dayısın destekleriyle korunur, kollanır ve genç delikanlı olur.
Okullarda okur, özellikle de askeri okullar.
Yaşamına yön veren ileride bir kurtarıcı olarak.
Bir milletin kaderini değiştirecek.
Yedi düvele meydan okuyacak.
Küllerinden vatan yaratacak nitelikte ileriyi gören, iyi bir asker, iyi bir devlet adamı, iyi bir öğretmen…
Vatanın işgali sırasında kararlı bir askeri grupla birlikte önderlik ederek, vatanın işgalden kurtarılması için 1919’da Samsun’a çıkar. Oradan Anadolu’ya gelir. Erzurum ve Sivas’ta kongreler yapar. 1920’de Ankara’da Büyük Millet Meclisini kurar. 1922’de
düşmana son darbeyi vurur. Misakı Milli sınırlarını çizer ve 1923’te Türkiye Cumhuriyeti’ni kurarak vatan yaratır.
Ve daha çok genç yaşta, 10 Kasım 1938 yılında da hayata gözlerini yuman Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü ölümünün 86. Yıl dönümünde rahmetle anıyoruz. “Yarattığı o güzelim vatanın geçen 101. Yılda ne kadar yara aldığını görebiliyor mu acaba?” diye sormaktan kendimi alıkoyamıyorum.
Çünkü, 1919’da Samsun’a gelişini hatırlayınca, şimdi yine dilimizden aynı sözcükler dökülmeye başladı. Âşık Mahsuni Şerif Usta 2000’li yıllarda yazmış olduğu
NERDESİN adlı eserinde şöyle diyordu:
Sana hasret sana vurgun gönlümüz
Neredesin mavi gözlüm nerde
Bu gemi bu Karadeniz
Sarı saçlım mavi gözlüm
Nerde, nerde, nerdesin dost.
… …
Bir daha gel, gel Samsun’dan
Bir daha gel, gel Samsun’dan
Sarı saçlım, mavi gözlüm
Nerde, nerde, nerdesin dost?
Evet, şimdilerde o sözleri tekrar arar olduk. Ülke kurucu ayarlarından çıktı. Ülkede eksen kayması oluyor. Hak, hukuk, adalet hak getire. Eğitim, sağlık, tarım, ticaret
yerlerde. İnsanlar, açlıkla, yoksullukla boğuşuyor. Halk kendi adaletini kendisi sağlamaya çalışıyor. Mafya, kol geziyor. Sınırlar elik deşik gelip gidenin haddi hesabı yok. Siyasiler huzur için teröristlerden medet umuyor. Dün önünde saygıyla
eğildiğimiz insanlar bugün hapislere tıkılıyor. Daha ne olsun, ülke bitti bitecek. İşte yine “sana hasret sana vurgun gönlümüz”.
Ve diyoruz ki:
Bir daha gel, gel Samsun’dan
Bir daha gel, gel Samsun’dan
Sarı saçlım, mavi gözlüm
Nerde, nerde, nerdesin dost?
Evet, gelemeyeceğini bildiğimiz halde bir umutla yine de seslenmeye, kendimizi avutmaya çalışıyoruz. Sen ne büyükmüşsün ATAM ki hala senin cansız bedeninden bile medet umuyoruz.
Sen ve senin gibi bu ülkeyi bizlere vatan yapmış tüm değerlerimizi özlemle, rahmetle ve saygıyla anıyor, BİR DAHA GEL diyoruz. Ruhun şad, mekânın cennet olsun.