CHP Genel Başkan Yardımcısı Eren Erdem, “Algının olguyu boğduğu, siyasetçilerin imaj ve itibarının operasyonlarla biçimlendirildiği, ahlakın katledildiği bir dönemin içinden geçiyoruz. Yaratılan canavar, en fazla kendisini yaratan ellere zarar verir. Bugün yepyeni bir çalışma başlatıyoruz; birilerinin ‘dezenformasyon ile mücadele’ adına, dezenformasyonu kurumsallaştırmaya çalıştığı bu ortamda, bir çalışmayı hayata geçiriyoruz. Sosyal medya üzerinden bir platform oluşturuyoruz ve bu platform üzerinden her gün, bir haber bülteni gibi bir kişinin sunacağı, bir ‘Yalan Haberle Mücadele Bülteni’ yayınlıyoruz. Bu bültende, yaygınlaştırılmak istenen yalan haberleri ve o haberlere konu edilen hususlardaki gerçekleri paylaşacağız. İnat ve ısrarla gerçekleri söyleme, yalan ve dezenformasyon ile mücadele anlayışımızın temel önceliğidir” dedi.
CHP Medya, Planlama ve Sosyal Medya Politikalarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Eren Erdem, bugün, partisinin genel merkezinde basın toplantısı düzenledi. Erdem’in açıklamaları şöyle:
Bir milletvekili, önce hukuk akabinde anayasa ihlal edilerek cezaevinde tutuluyor. Malumunuz, normal şartlarda seçildiği an itibariyle mahkeme dosyayı ayırıp yargılamayı durdurmalıydı. Hukuk sistemimizin normali tam olarak buydu. Ancak olmadı. Hukuk katledildi, yargılama tamamlandı ve nihayetinde hukukla bağdaşmaz bir karar doğrultusunda Can Atalay mahkum edildi.
Peki ya sonra ne oldu?
Hadi diyelim ki cezası kesinleşti. Milletvekilleri bir kesin hüküm aldığında ne olur? İnfazın gerçekleşmesi için, TBMM’de hükmün okunması gerekir. Peki bu oldu mu? Olmadı. Hem hukuk hem anayasa ihlal edildi. Kimler ihlal etti? Bazı hakim ve savcılar.
Bunun adı “yargı vesayetidir.” Hiç kimse, hukuk normlarından büyük değildir. Hele hele anayasadan büyük olamaz. Ancak, maalesef bazı hakimler aldıkları kararlarla alenen şunu söylüyorlar; “biz anayasa, hukuk, kanun tanımayız.” Bu rejim gestapo rejimidir. Bu tür rejimler, günün sonunda kendisini yaratanları da yutar!
İşte böyle koşullarda, ilgili hakim yahut savcıyla alakalı HSK bir işlem yapmıyorsa, yargı “anayasayı ihlal etmeye yönlendirilmiş olur.” Lakin, Anayasa Mahkemesinin bu hukuksuz ve anayasal düzeni ortadan kaldırmayı amaçlayan girişim karşısında anayasal hukuktan yana duruş sergilemesini umuyoruz.
Bu durum bir ilk değil! Enis Berberoğlu ve daha niceleri benzer süreçler yaşadı. Montaigne, “adaletin olmadığı yerde ahlakta yoktur” der. Adaletsizlik ahlakı çürütür. Acilen bu adaletsizliğin, hukuksuzluğun sona ermesi gerekmektedir. Biz, şartlar ne olursa olsun; adalet için Ankara’dan İstanbul’a yürüyen Genel Başkanımızın büyüttüğü adalet mücadelesini yurdun her karış toprağına taşıyacağız. Ve asla geri adım atmayacağız. 28 Mayıs’tan beri, bir takım medyada ve sosyal medyada gittikçe dozu artan bir yalan haber ve dezenformasyonlar zinciri ile karşı karşıyayız. Gün geçmiyor ki, yeni bir yalan haber ile karşılaşmayalım. Maksatlı yayınlar, gerçek dışı bilgilerin gerçek gibi sunulması, imaj ve itibar suikastleri neredeyse olağan hale geldi. Sosyal medyada sahte hesaplar üzerinden yürütülen algı operasyonları, CHP’nin YSK’dan seçmen verilerini almayı unuttuğunu dahi söyleyebilecek kadar ciddi operasyonel faaliyetler, artık neredeyse doz aşımına ulaştı.
İktidarın büyük ölçüde desteklediği bu türden faaliyetlerin siyasetsiz bir Türkiye yaratmayı hedeflediği açıktır. Gaye, siyasetin ideolojik alanı terk edip; popülist ve algı operasyonlarıyla dizayn edilebilir bir niteliksiz mecraya dönüşmesidir. Genel seçimde, yalan ve montaj videolar üzerinden netice alan iktidarın; başını çektiği bu süreç; aynı yöntemlerle aynı sonuçların alınabileceği inancıyla bezenmiş, kötücül bir iletişim biçimi halini almıştır. Algının olguyu boğduğu, siyasetçilerin imaj ve itibarının operasyonlarla biçimlendirildiği, ahlakın katledildiği bir dönemin içinden geçiyoruz. Yaratılan canavar, en fazla kendisini yaratan ellere zarar verir. Gerçeğin yerini yalanın, doğrunun yerini yanlışın, aleniyetin yerini trollüğün aldığı bir ortamda; bize düşen yegane bir mücadele vardır; o da hakikatı savunmak, hakikatın görünürleşmesini sağlamaktır.
Bu doğrultuda; ısrarla yalan söylenen bir ortamda, inatla doğruları söyleme azmimizden geri adım atmayacağız. Bugün yepyeni bir çalışma başlatıyoruz; Birilerinin “dezenformasyon ile mücadele adına” dezenformasyonu kurumsallaştırmaya çalıştığı bu şartlarda, bir çalışmayı hayata geçiriyoruz. Bir sosyal medya sayfası açıyoruz. Bu sayfada, her gün; video formatında bir “yalan haber bülteni” yayınlanacaktır. Yaygınlaştırılmak istenen yalan haberleri ve o yalanlara konu edilen hususlardaki gerçekleri bu hesap üzerinden paylaşacağız. İnat ve ısrarla gerçekleri söyleme, yalan ve dezenformasyon ile mücadele temel önceliğimizdir. Yerel seçimler sürecine dair yapılan çalışmalarla ilgili ciddi bilgiler alıyoruz. Bir önceki seçimlerde yapıldığı gibi, yapay zeka ve kurgu montaj kullanılarak sahte içerikler üretileceği duyumlarımız mevcuttur. Bu doğrultuda, bir yalanın bin gerçeği boğmasına müsaade etmeyeceğiz. Hazırlanıyoruz! Yalana inandırmayı amaçlayanlara karşı, gerçeğe bağlılıkla çalışıyoruz. Hiçbir koşulda bu irademizden geri adım atmayacağız.
Bizi takip etmeye devam edin. CHP Doğrulama, Basın Özgürlüğü Ofisi, Yalan Haberler Bülteni gibi çalışmalarımızı arttıracak, aktif ve etkin mücadelemizi büyüteceğiz.”