aohbet islami chat omegla türk sohbet cinsel sohbet dini chat
enflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhphaberyerel haberibbkartal belediyesituzla belediyesidilovası belediyesipendik belediyesimaltepe belediyesiuğurmumcugökhan yükselimamoğluşadi yazıcı
DOLAR
38,7637
EURO
43,3554
ALTIN
3.962,83
BIST
9.701,55
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Parçalı Bulutlu
18°C
İstanbul
18°C
Parçalı Bulutlu
Perşembe Açık
21°C
Cuma Hafif Yağmurlu
20°C
Cumartesi Hafif Yağmurlu
21°C
Pazar Hafif Yağmurlu
21°C

Nevin Özbar

nevinozbar12@gmail.com

Bugün Çiftçiler Günü: Türkiye’de Çiftçi Kaldı Mı?

14.05.2025 11:59
A+
A-

Toprağın alın teriyle buluştuğu, emeğin berekete dönüştüğü bir mesleğin kahramanları için her yıl 14 Mayıs, ‘Dünya Çiftçiler Günü’ olarak kutlanıyor. Sadece ülkemizde değil, Uluslararası Tarım Üreticileri Federasyonu’na (IFAP) üye pek çok ülkede de bu anlamlı günde, doğayla iç içe bir yaşam süren çiftçilerimizin emeklerine saygı duruşunda bulunuluyor.

Ancak bu özel günler, tarımın bugün karşı karşıya olduğu tehlikelere ışık tutarken akıllara şu soruyu getiriyor: Türkiye’de gerçekten hâlâ çiftçi var mı?

Bir zamanlar Türkiye, tarımsal üretim gücüyle Avrupa ülkeleri arasında iddialı bir konumdaydı; bereketli toprakları, iklim çeşitliliği ve üretici potansiyeliyle adeta kıtanın tarım ambarı olarak anılırdı.

Ancak günümüzde, bu sektörün karşı karşıya olduğu zorluklar ve gençlerin tarım alanından uzaklaşması, çiftçilerin sayısının hızla azalmasına yol açmıştır. Bugün, tarımın geleceği ciddi bir tehdit altında ve bu tehlike, yalnızca çiftçiyi değil, tüm toplumu ilgilendiriyor.

Bugün sadece ülkemiz için değil, dünya geneli için de çok önemli bir gündür. Çiftçinin elleri, yılların emeğiyle nasır tutmuş, toprağa duyduğu sevda ve fedakârlıkla şekillenmiştir. Ancak, Türkiye’nin kırsal kesimlerinde, tarım arazilerinde çalışan, tarlasında ekin eken, toprağını sulayan o emekçi insanları düşününce, bu soruyu tekrar sormak farz oluyor: Türkiye’de gerçekten hâlâ çiftçi var mı?

Çiftçilerin Sayısı Düşüyor

Son yıllarda tarım sektörü büyük bir dönüşüm geçiriyor. 2021’de SGK verilerine göre kayıtlı çiftçi sayısı 512 bin iken, bu sayı 2024 itibarıyla 411 bine kadar geriledi. Tarımda çalışan nüfus, 1980’lerin başında toplam istihdamın yarısını oluştururken, bugün bu oran yüzde 14’lere düşmüş durumda. Bu yalnızca bir istatistik değil, ülkenin geleceği açısından çok daha derin bir sorunun işareti.

Yaşlanan Çiftçiler, Gençlerin Kaçışı

Türkiye’deki çiftçilerin ortalama yaşı şu an 59. Yani bu mesleği sürdürenlerin çoğu artık emekliliği düşünmeye başlamış durumda. 18-32 yaş arasındaki çiftçilerin oranı ise yalnızca yüzde 5. Bu da demek oluyor ki, gençlerin tarıma ilgisizliği, bu mesleği birkaç on yıl içinde yok olma riskiyle karşı karşıya bırakıyor.

Gençlerin bu alandan uzaklaşmasının sebepleri net: Zor çalışma koşulları, düşük gelir düzeyi ve tarımda iş güvencesinin giderek azalması. Günümüzün dijitalleşen dünyasında pek çok genç, daha farklı sektörlerde kendini var etmeye çalışıyor. Oysa tarım sadece bir meslek değil, aynı zamanda bir yaşam biçimi, bir kültürdür. Bu kültürün yok olması, toplumsal hafızamızın da eksilmesi anlamına gelir.

Zorluklar Artıyor

Çiftçiler yalnızca ekonomik zorluklarla değil, aynı zamanda doğanın sert yüzüyle de mücadele ediyor. Yükselen girdi maliyetleri, düşük ürün fiyatları, tarımsal desteklerin yetersizliği ve iklim değişikliği gibi tehditler tarımın sürdürülebilirliğini tehdit ediyor.

Son yıllarda mevsimsel afetlerin sıklığı da dikkat çekiyor. Özellikle ani don olayları, dolu yağışları, sel felaketleri ve kuraklık nedeniyle birçok üretici hasat yapamadan sezonu kapatıyor. Hasadını alamayan çiftçi hem gelirinden oluyor hem de borç batağına sürükleniyor. Bu durum, moral olarak da çiftçiyi yıpratıyor; umutlarını kaybeden üreticiler, toprağından kopmaya başlıyor.

Nitekim, 2021-2024 yılları arasında yaklaşık 2,2 milyon çiftçinin tapusu üzerine ipotek konmuş durumda. Borç baskısı altında ezilen üretici, çoğu zaman arazisini satmak ya da terk etmek zorunda kalıyor. Bu tablo, sadece ekonomik bir krizi değil, aynı zamanda kırsalın ve üretimin çöküşünü de gözler önüne seriyor.

Betonlaşma ve Şehirleşmenin Etkisi

Tüm bu zorlukların yanı sıra Türkiye’nin hızla artan şehirleşme oranı ve betonlaşma baskısı da tarımı tehdit eden başka bir boyut. Verimli tarım arazileri, plansız kentleşme ve büyük inşaat projeleri uğruna yok edilmekte. Bugün birçok ova, konut projeleriyle dolmuş durumda. Bu süreç, yalnızca toprağı değil, üreticinin yaşam alanını da elinden alıyor.

Köyler boşalıyor, tarlalar sahipsiz kalıyor. Bu da gösteriyor ki, tarımın geleceği artık sadece iklimle, maliyetle değil; aynı zamanda toprağın kendisini kaybetme riskiyle doğrudan ilişkili hâle gelmiştir.

Çiftçilerin Geleceği

Bugün, Dünya Çiftçiler Günü’nde tarıma emek veren insanlarımızı hatırlamak, onların karşılaştığı zorlukları görünür kılmak son derece önemli. Tarım, bir ülkenin ekonomik ve sosyal istikrarının temel taşıdır. Çiftçiye, gençlere ve tüm tarım sektörüne yönelik sürdürülebilir ve adil politikalar geliştirilmedikçe, bu temel her geçen gün biraz daha zayıflayacaktır.

Bugün Çiftçiler Günü. Ama aslında çiftçilerin geleceği, her birimizin ortak sorumluluğudur. Tarlada ekin kalmazsa, sofrada ekmek de eksilir. Bu yüzden çiftçiye sadece bir gün değil, her gün sahip çıkmalı; emeğin, toprağın ve üretimin kıymetini unutmamalıyız.

Emeğiyle, alın teriyle çalışıp soframıza getirdikleri o güzellikler için tüm çiftçilerimizi gönülden kutluyorum.

Çiftçiler Günü kutlu olsun!

Yazarın Diğer Yazıları