Sokakta hissedilen enflasyon ve hayat pahalılığı pazar tezgahlarına vurunca, geçim sıkıntısı içinde bocalayan vatandaşların gün geçtikçe beli bükülür oldu!
Türkiye’de son 20 yılına damgasını vuran ekonomik politikalar sonrası “Rasyonel zemine dönüş” sözleri, vatandaşın karşısına ironik bir tespit olarak çıktı. Öyle ki seçimlerden hemen sonra, döviz kurunun fırlaması hemen her alanda zamlarla kendini gösterdi. Döviz piyasasında dolar 26 lira, avro 28 lirayı aştı. Döviz piyasasındaki artış başta akaryakıt olmak üzere iğneden ipliğe zam olarak piyasalara yansıdı. Dolayısıyla gelinen son noktada, emekli ve asgari ücretle çalışanların çoğunun her güne bir yenisi eklenen zamlar karşısında çaresiz kalmaktan kurtulamadığı gerçeğidir.
Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü FAO’nun son verilerine göre 23.7 milyon hektar ile Avrupa’nın en büyük tarım arazisine sahip olan Türkiye, bir zamanlar tarımda ve gıdada kendi kendine yeten bir ülkeyken bugün dışa bağımlı ithalatçı bir ülke haline geldi. Yaşanan bu olumsuzluklar sadece vatandaşın cebini yakmakla kalmadı. Son zamanlarda artan kira ve konut fiyatları ev sahibi ve kiracıları karşı karşıya getirerek, aralarında bitip tükenmek bilmeyen mahkemelik durumlarında çıkmasına sebep oldu.
ÖNÜNE GEÇİLMEYEN GIDA FİYATLARI PAZAR TEZGAHLARINI VURDU!
Eylül ayına haftalar kala, sebze ve meyve fiyatları yükselmeye devam ediyor! Meyveleri- sebzeleri mevsiminde değerlendirmeye çalışan vatandaşlar, pazar tezgahlarından eli boş döndü. Halk pazarında esnaf zararına bile satış yapmazken vatandaşlar kilo yerine tane ile almaya başladı. Gıda enflasyonundaki ciddi yükseliş hayat pahalılığını katlarken, yapılan her zammın pazar tezgahına yansıdığını görmekteyiz. Geçtiğimiz hafta taze ürünleriyle yerel halkın seçimi olduğu pazarlardan birindeydik. “Kartal Uğur Mumcu Cumartesi Pazarı.” Geniş ürün yelpazesi sunan bu pazarda en uygun fiyat ne diye sorsalar maydanoz derim. Fiyatı 10 TL. Uğur Mumcu cumartesi pazarında sebze- meyve fiyatları;
İncir 100 lira, patlıcan 13 lira, domates 13-19-lira, dolmalık biber 35 lira, dereotu 10 lira, nane 10 lira, maydanoz 10 lira, roka 12 lira, çarliston biber 25 lira, kapya biber 25 -30 lira, barbunya 40 lira, taze fasulye 35- 40 lira, köy biberi 30-40 lira, taze üzüm 25- 30 lira, patates 25 lira, kuru soğan 17 -20 lira, kabak 13 liradan satılmaktaydı.Kısacası konuştuğumuz pazarcı esnafında da durum farklı değil. Her zaman alış-veriş yaptığımız pazarcıya; “Ağustos ayının son haftasındayız, hala fiyatlar çok yüksek sizlerde durum ne?” Dedim. Pazarcı; “Bütün bu ürünlerin İstanbul’a gelene kadarki maliyeti, yükleme-boşaltma, yol masrafı, nakliye, mazot fiyatları hesaplandığında artık bizi de kurtarmıyor. Vatandaşın alım gücü azaldığı için bizlerde iş yapamaz olduk. Halde ki fiyatların pazara yansıması bizi de zor durumda bıraktı. Bu durumdan rahatsız olan tezgah sahibi bazı esnaf arkadaşlar tezgah kapatacaklarını söyledi.”
Özbar Haber Gazetesi’ne açıklama yapan bir emekli vatandaş şu ifadeleri kullandı: “ Evde sadece iki kişiyiz; ben, eşim. Evimiz kira, 2 odalı 80 metre kare bir evde yaşıyoruz. Elektrik, su, doğal gaz, gıda, sağlık harcamaları derken, aldığımız maaşı banka kredisine yatırıyoruz. Çocuklarımdan aldığım beş on kuruşla pazar yapmaya çalışıyoruz. Daha incirin tadına varamadım. Ancak boğazımıza yetiyor. Geçen sene 150- 200- TL ile birkaç günlük sebze alıyorken, şimdi tane ile alıyorum. Bırakın emekliyi, bir tık üstünde alan işçiler dahi geçinemiyor dedi.”
