aohbet islami chat omegla türk sohbet cinsel sohbet dini chat ref: refs/heads/v3.0
enflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhphaberyerel haberibbkartal belediyesituzla belediyesidilovası belediyesipendik belediyesimaltepe belediyesiuğurmumcugökhan yükselimamoğluşadi yazıcı
DOLAR
40,2847
EURO
46,8572
ALTIN
4.314,72
BIST
10.187,72
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Açık
34°C
İstanbul
34°C
Açık
Cuma Parçalı Bulutlu
29°C
Cumartesi Parçalı Bulutlu
31°C
Pazar Açık
32°C
Pazartesi Açık
33°C

Nevin Özbar

nevinozbar12@gmail.com

Lider Merkezli Değil, Halk Merkezli Siyaset Anlayışı

17.07.2025 08:47
A+
A-

16 Temmuz Çarşamba günü, Kartal Meydanı’ndaki Atatürk Anıtı önünde düzenlenen CHP’nin “Millet İradesine Sahip Çıkıyor” mitingi, siyasetin sınırlarını aşan bir toplumsal buluşmaya dönüştü. İşte o anlara dair izlenimlerim…

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı yapmış, halkın oylarıyla seçilmiş ve CHP’nin cumhurbaşkanı adayı olarak ilan edilen Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanmasıyla başlayan süreçte, CHP lideri Özgür Özel’in öncülüğünde Türkiye’nin birçok ilinde düzenlenen “Millet İradesine Sahip Çıkıyor” mitingleri, yalnızca siyasi bir etkinlik olmaktan çıktı; toplumsal bir uyanış ve dayanışma anlarına dönüştü. Bu sürecin en somut örneklerinden biri ise Kartal’daki miting oldu.

Bu gece Kartal Meydanı’nda yaşananlara bizzat tanıklık ettim.

Kartal’daki bu miting, yalnızca siyasi bir etkinlik değil; toplumsal bir uyanış ve dayanışma anlarıydı…

O akşam, Kartal Meydanı yalnızca bir coğrafi alan değildi; orası halkın bir araya gelerek ortak duygularını ve taleplerini görünür kıldığı bir kamusal sahneydi.

İnsanlar sadece taleplerini dillendirmedi; birlikte var olmanın, birlikte direnecek gücü bulmanın farkına vardılar. Çünkü her kolektif meydan, toplumsal belleğin tazelendiği birer “hatırlama mekânı”dır — ve Kartal Meydanı o gece, unutturulmaya çalışılan toplumsal hakikatlerin yeniden hatırlandığı yer oldu.

Bayraklar göğe yükselirken, sloganlar meydanı doldururken, aslında görünmeyen bir şey daha oluyordu: Umut, yeniden kolektif bir refleks hâline geliyordu. Yalnızca CHP’liler değil; farklı sınıflardan, kuşaklardan, kimliklerden bireyler oradaydı. Çünkü bu meydan, partilerden öte, “bir arada yaşama ideali”nin sesi olmuştu.

Özgür Özel’in sesi, o gecenin bağlamında sadece bir liderin sesi değildi. O kürsüde iktidarın değil, itirazın dili konuşuluyordu. Ve bu dil, artık ezberlerden değil, sahici bir toplumsal ihtiyaçtan besleniyordu.

Kartal’ın genç Belediye Başkanı Gökhan Yüksel, CHP İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik, CHP Kartal İlçe Başkanı Mert Polat ve CHP İstanbul İl Gençlik Kolları Başkanı Erdem Kara ve belediye başkan yardımcıları, birim müdürleri, parti temsilcileri yalnızca siyasi pozisyonlarını değil; bu toplumsal uyanışa gönüllü tanıklıklarını taşıdılar. Halkla birlikte yürüdüler, konuşmadılar — dinlediler. Bu, siyasetçinin halkı “temsil ettiği” değil, onunla “ortaklaştığı” bir andı.

Kartal Meydanı o akşam sadece güvenlik önlemleriyle değil, insanların birbirine olan saygısı, dayanışması ve ortak değerleriyle güçlü bir yaşam kültürünü oluşturdu.

Çünkü meydanda atılan her slogan, yalnızca Ekrem İmamoğlu’nun tutukluluğuna değil, bastırılmış adalet arzusuna, yıllardır ötelenen demokrasi talebine yönelmişti.

Gözlerde korku yoktu, çünkü toplumsal korkunun yerini artık kolektif bilinç almıştı. Eski düzen çatırdarken yeni bir halk tahayyülünün, yeni bir siyasal kültürün sancılı ama onurlu doğumu yaşanıyordu.

Özgür Özel konuşmasına başladığında, meydandaki sessizlik bir suskunluk değil, bir dinleme biçimiydi. Dinlemek burada yalnızca işitsel değil, varoluşsaldı. Çünkü artık halk, yalnızca duymak değil; bir hikâyeye, bir yürüyüşe, bir inanca ortak olmak istiyordu.

Özgür Özel, “19 Mart bir darbe girişimiydi,” dediğinde, bu sadece siyasal bir saptama değil, bir tarihsel hafıza çağrısıydı. Saraçhane’de yaşananların, bürokrasinin siyasete tahakküm kurma girişimlerinin bellekteki karşılığıydı bu. Ancak asıl kırılma, halktan gelen “Kolları sıva!” çağrısına verdiği yanıttaydı:

“Kolları sıvamak benim değil, halkın iradesini savunanın işidir” dedi Özgür Özel.

Bu cümle, klasik bir politik yanıt olmanın çok ötesindeydi. O anda Özgür Özel, siyasetin diliyle değil; halkın sezgileriyle konuşuyordu. Gömlek kollarını sıvayanlar, sembolik olarak direnişe geçenlerdi. O an meydanda alkışlar sadece yükselmedi; meydan kolektif bir “anlama” biçimi üretti.

Ve ardından… Gecenin en karanlık yerinden birden ışıklar yükseldi. Binlerce cep telefonu, geceyi yararak adeta halkın hafızasında şimşek çakan birer ışıltıya dönüştü. Artık bu miting, sadece bir eylem değil; bir kültürel hafıza üretimi, bir sivil direniş ritüeliydi.

Marşlar, türküler, şarkılar… Hepsi yeni bir halk anlatısının parçalarıydı. Herkesin bildiği ama uzun süredir dile getiremediği ortak bir duygunun yankısıydı bu. Çünkü toplumlar, bu tür törenlerle kendini yeniden üretir, yeniden kurar.

Kartal Meydanı, artık bir fiziksel alan değil; bir semboldü. Sadece Özgür Özel konuşmadı o gece. Meydan konuştu. Halk konuştu. Gelecek konuştu.

Ve asıl önemlisi: Unutturulmaya çalışılan hakikat, yeniden dile geldi. Çünkü hakikat, her zaman bir yerlerde yankılanır. Ve bu kez o yankı, Kartal’dan yükseldi.

Bu coşkunun ve mücadelenin arkasında ise uzun yıllara dayanan bir siyasi yolculuk ve kararlı bir lider var. İşte Özgür Özel’in hikâyesi…

1974 yılında Manisa’da doğan Özgür Özel, eğitim hayatına İzmir Bornova Anadolu Lisesi Almanca Bölümü’nde başladı, ardından Manisa Lisesi’nde devam etti. Ege Üniversitesi Eczacılık Fakültesi’nden mezun olan Özel, 1999’da serbest eczacılığa başladı. 2001-2007 yılları arasında Manisa Eczacı Odası’nda görev aldı. Bu yıllarda hem meslek örgütü hem de kent sivil toplumunun aktif bir parçası oldu.

Daha sonra Türk Eczacıları Birliği’nde merkez heyeti üyeliği, AB ve uluslararası delegelik görevleri üstlendi. Bilimsel alanda da aktif oldu; 163 kongre ve panelde bildiriler sundu.

Siyasi kariyeri 2009’da CHP’nin Manisa belediye başkan adayı olmasıyla başladı. 2011’de Manisa milletvekili seçildi. Beş dönem Meclis’te görev aldı. CHP Cezaevleri Komisyonu, Soma Maden Komisyonu gibi sosyal adalete dönük yapılarda çalıştı. Grup Başkanvekilliği ve Grup Başkanlığı yaptıktan sonra, 38. CHP Olağan Kurultayı’nda Genel Başkan seçildi.

2024 yerel seçimlerinde partisini birinci sıraya taşıyarak tarihi bir başarı elde etti. Seçim sonrası başlattığı “normalleşme” süreci, kısa sürede yerini muhalefete yönelik baskılara bıraktı.

İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’na yönelik yargı süreci sonrası düzenlenen mitinglerde güçlü bir liderlik sergileyen Özel, toplumun geniş kesimlerinden destek aldı. 6 Nisan 2025’teki olağanüstü kurultayda 1171 oyla yeniden genel başkan seçildi.

Bugün Özgür Özel, yalnızca CHP’nin değil, Türkiye siyaseti içinde halk merkezli yeni bir siyaset anlayışının güçlü temsilcisi olarak öne çıkıyor.

Yazarın Diğer Yazıları